Ads Top

Mantık mı Duygular mı? Psikolog Derin Dinçman

 


Mantık mı Duygular mı


İnsan bedeni ve ruhuyla bir bütündür. Mantık ve duygular birbirinden farklı işlese de insan olarak dengede kalabilmek için, bu iki mekanizmanın da dengeli bir şekilde çalışması gerekir. Bütünlüğü koruyabilmek için birbiriyle uyumlu çalışan, birbirini besleyen, birbirine yardım eden bir yapıda olmalıdırlar. Gerektiği yerde mantığı devreye girebilmeli, gerektiğinde ise duyguları serbest bırakılabilmelidir. 


Mantık zihnin kontrol mekanizması iken, duygular deneyimlerin, algıların sonucunda verdiğimiz fiziksel ve ruhsal tepkilerdir. Her ikisi de düşünen beynin bir ürünüdür. Mantık olmadan duygular da, duygular olmadan mantık da kişiyi körelten, tek tip düşünme biçimine sürükleyen, olaylara karşı verilen tepkileri, bakış açısını, savunma mekanizmalarını aynılaştıran bir durumdur. 


Salt mantık ile düşünmek, karar vermek, aşırı kontrolün ve duyguları baskılamanın bir sonucudur. Uzun vadede alışkanlık haline gelen mantıklı düşünme biçimi kişinin bakış açısında bir körlük yaratır. Empati eksikliği, diğer insanların hissettiklerini anlayamama, çoğu zaman insanların yaşadığı, acı veren durumlara karşı küçümseme, ilişkilerde stabil, değişmeyen bir bakış açısı oluşturur. 

Kişi aslında kendini bir çerçeveye almıştır ve bu olursa bunu yapmalıyım gibi kalıp bir mekanizma devrededir. Duygularla çakışan durumlar kişide ikilem, mantık duygu çatışması yaratır. Duyguların ağır bastığı durumlar ortaya çıktığında; mantıklı hareket etme isteği, kontrol etmeliyim düşüncesi, içsel dengeleri alt üst ederek kişinin kendi ile kavgasına sebep olur. 

Duygusal olayla karşılaşana kadar ne hissettiklerinin farkına varmayan kişi, duyguları zayıflık, güçsüzlük olarak algılayacağı için yine bastırma eğilimine girer. Duygusal hisler beslenen kişi veya olaydan kaçma yoluna gitse de kendinden kaçamayacağı için düşüncelerini, tepkilerini kontrol etmede zorluk yaşar.


Mantık ile düşünmek ve davranmak duyguları sınırlandırdığı gibi salt duygular ile düşünüp davranmak da mantığı sınırlandıran bir durumdur. Hassasiyeti, kırılganlığı, korku ve kaygıları artırarak beraberinde verilen tepkileri de artırır. Duygusal yoğunluk olaylara objektif bakılmasını engeller. Endişe, olumsuz düşünceler, çaresizlik, kötüye odaklanma, baş edememe düşünceleri yoğunlaşır. Olaylar karşısında, duyguları aşıp, gerçekçi değerlendirmeler yapmak daha uzun bir süreç gerektirir. Kişi hissettiği gibi düşünür, düşündüğü gibi davranır. Bu nedenle bir durum karşısında yaşanan acının, üzüntünün, kızgınlığın, kaygının yoğunluğu daha fazladır. 


Duygusal düşünme olumlu, mutluluk veren yaşantılarda, mantıklı düşünme ise olumsuz olaylar karşısında yarar sağlayıp, insanı daha iyiye taşır. Duygusal yoğunluk özellikle aşk, sevgi, mutluluk gibi kişiye keyif veren hislerin en dorukta yaşanmasını sağlar. Ancak bunlardan herhangi biri yara aldığında acının da en dorukta yaşanmasına sebep olur. Mantık ise kişinin doğru ve gerekli olanı yapmasını sağlayarak, başarıya ve daha ileri götürür. Ancak salt mantıkta bizim için doğru olan, kontrolün verdiği bir gereklilik ise uzun vadede yaşantıları kısıtlayan davranışlara dönüşür. 


Duyguların ve mantığın dengeli bir şekilde işlediği bir insanda bu iki sistem arasında sıkışabilir. İş yaşantısında çok zorlanan bir insana duyguları işi sonlandırması gerektiğini, mantığı ise devam etmesi gerektiğini söyleyebilir. Mantıken uyumlanamadığımız, çatışma yaşadığımız bir insana çok aşık olunabilir. Yani duyguların reddedip mantığın kabul ettiği, mantığın reddedip duyguların kabul ettiği yaşantılara maruz kalabiliriz. Ancak mantık ve duygunun dengeli olarak işlemesi, kişiye çözüm yöntemleri sunar. Bir durumu artısı ve eksisi ile değerlendirerek nasıl ilerlemesi gerektiğinin yolunu gösterir. Kişi zorlansa da, bu zorluk uzun bir süreç gerektirse de eninde sonunda kendisi için gerçekten faydalı olacak çözümü üretebilir. Hiç uyumlanamadığı bir insana aşık olduğunun bilincindedir. İş hayatında mantıken devam etmek zorunda hissetse de bunun uzun vadede duygusal yıpranma yaratacağının ve ileriye dönük çözümler bulmasını gerektiğinin farkındadır. Yani mantık ve duygu uyumu kişiye yarar sağlayan bir farkındalık yaratır. Farkındalık, çözüm üretilmesi gereken konularda destekler, güdüler ve planlama yapılmasını sağlar.


Salt mantık ' bu oldu, bunu yapmalıyım' salt duygu ' ya bu olursa' gibi bir düşünme biçimi iken; dengeli mantık ve duygu, 'bu oldu, şimdi ne yapmalıyım' şeklinde kişinin duygularının da, yapması gerekenlerin de farkında olduğu bir düşünme biçimidir. Kişiye iyi gelen, sürdürülebilir bir yaşantı için duyguların da var olduğu, mantıklı seçimler gereklidir. 


 


  

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.