İlişkiler Hangi Noktada Tıkanır?

 

Her insan hayatında sevgi bağı kurabileceği bir insanın varlığını ister. Birlikte güzel vakit geçireceği, iyisiyle, kötüsüyle paylaşabileceği, kimi zaman sığınabileceği yaşamının bir parçası olacak bir bağ kurmak ister. Bu kimi için aile bağları, kimi için de  arkadaşlık veya ikili özel bağlardır. İnsan, doğası gereği sevgi ve güven bağına ihtiyaç duyar. Çünkü anne karnından büyüdüğü zamana kadar bakım verene ihtiyacı vardır. Yani iyi veya kötü bir bağ kurarak büyür ve bu bağı özel ilişkileri olarak devam ettirir. Ancak her ilişki yapısı birbirinden farklıdır. Bazı ilişkiler sağlıklı diye nitelendirebileceğimiz aradaki güven, sevgi, ilgi, iletişim gibi bağların kuvvetli olduğu, bazı ilişkiler ise bu bağların herhangi birinde veya birkaçında bozulma, tıkanma yaşanan gelgitli, toksik veya çatışmaların olduğu sağlıksız ya da sağlıksıza yakın diye tanımlayabileceğimiz ilişkilerdir.

Sağlıklı ilişki; kişinin sevgi bağı ile bağlandığı, yanında kendini huzurlu, güvende hissettiği, birbirini dinlemeye ve anlamaya dayanan, karşılıklı saygı, fedakarlık, tolerans içeren bir yapıdır. Sağlıklı ilişkilerde de çatışmalar, tartışmalar yaşanır. Ancak bu çatışmaların aşılması adına kişilerin karşılıklı çabası, problemi çözme isteği ve gerekliliği, sorunların çözümünü kolaylaştırır ve ilişkiyi sağlıklı bir hale getirir.

Ancak bazı ilişkilerde problemin çözüm noktasında tıkanıklıklar yaşanır. Problemler sadece renk değiştirerek ve birbiri üstüne binerek büyümeye devam eder. Sevginin bitmesi, saygının kaybedilmesi, güven bağında kırılmalar, iletişim problemleri ve daha birçok etken ilişkiyi sağlıksız bir yapıya dönüştürür.

 

İlişkiler Hangi Noktada Tıkanır?

İlişkiler temel olarak aradaki güven bağının kırılmasıyla tıkanır.  Kişinin ilişki içinde yalnız bırakılması, paylaşımın, ilginin azalması, yalanlar, aldatma, terk edilme gibi sebepler bu bağın kırılmasına sebep olur. Kişinin uzun süreli olarak bu hisleri yaşaması, güven ile ilgili problemler oluşturup o noktada takılı kalınmasına neden olabilir.   

Kişilerin problemlerine çözüm odaklı olmayan yaklaşımları, ilişkinin tıkanmasına sebep olur. Çünkü odak noktası problemi çözmek değil, tartışmaktır. Problemi çözmek amaçlı başlanan konuşma genellikle kimin haklı kimin haksız olduğunu ispatlama amacına döner ve beraberinde suçlayıcı tavırları getirir. Problemlerin çözülmeden sadece kapatılması, daha sonraki problemlerin de temelini oluşturur. Problemler farklı versiyonlarıyla birbiri üstüne birikerek çatışmalar devam eder ve ilişki hep aynı noktada kalır.

Karşıdakini yargılama bir diğer sebeptir. Kişinin karakterine yönelik olumsuz ifadeler kişilerin saldırı, savunma biçiminde kalmasına sebep olur. Yargılanan taraf kendini savunmaya alır ve haklı olduğu bir problemde kendi de yargılama yolunu tercih eder. Bu durum ilişkide bir kısır döngü yaratır.

Geçmiş olumsuz deneyimlere takılma, yine ilişkide tıkanıklık yaratır. Bu durum, kişilerin ilişki içinde kendi aralarındaki deneyimler de olabilir. Kişilerin birbirlerinden bağımsız yaşadıkları deneyimler de olabilir. Her iki türlü de olumsuz deneyimleri ilişkiye yansıtma, daha önceki deneyime göre davranma, aynı şeyleri yeniden yaşama korkusu ile savunma halinde kalma, ilişki içinde yaşanan problemleri deneyimle bağdaştırma, ona göre yorumlama ilişkide her iki taraf için de ciddi yıpranmalar yaratır. İlişki içinde yeniden başlamak ya da yeni bir ilişkiye başlamak için önceki olumsuz deneyimlerin aşılmış olması gerekir. 

İletişimde yaşanan aksaklıklar, bu iki taraftan birinin problemlere tepkisiz kalması ya da iki tarafın çok yoğun tepki vermesi de olabilir. İletişim esnasında aşağılama, sürekli eleştiri, kişilerin birbirlerini dinlememeleri dolayısıyla anlayamadıkları bir tutum olabilir. Kişilerin problemleri konuşmak yerine küsmek, problemi söylemeden tavır almak gibi davranışları da olabilir. İletişim problemleri çok geniştir. Ancak yaşanan her türlü iletişim problemi, iletişimin dolayısıyla problemin o noktada kalmasına sebep olur.