İyi Bir İlişki Nasıl Yaşanır?
İyi bir ilişki stratejilere dayanmayan bir bütünlük kurabilmektir. Birbirinin iyi ve kötü yanlarını tamamlayabilmek, birlikte var olmayı başarabilmektir. Günümüz popüler dünyasında, sosyal medyanın da etkisiyle birçok ilişki stratejileri, insan ilişkileri ile ilgili kalıp yargılar ortaya çıkmaktadır. Öncelikle farkına varılması gereken hiçbir insan ve ilişki dinamiği bir değildir. Ve stratejiye ihtiyaç duyulan bir ilişkide aslında hiç var olunmamıştır. Bu durum sadece ilişki adı altında yürütülen, bitmesi muhtemel bir oyundur.
Eğer ki bir kadın erkeği, bir erkek kadını ilişkide tutmak için sevgi, güven, anlaşma, anlayış, sadakat gibi ilişkide olması gereken dinamikler haricinde çeşitli yöntemlere başvurma gereği duyuyorsa, bu dinamikler ve dolayısıyla bir ilişki zaten hiç var olmamıştır. İki taraftan birisi sadece ilişki kurmak istemiştir. Arada bir güven ilişkisinden, ilişki kurabilecek kadar sevgi bağından söz etmek mümkün değildir. İlişki bu dinamiklerin var olması ile, partnerlerin anlaşabildiklerini, karşılarında kendilerini anlayan, dinleyen birinin varlığını hissetmeleri ile kendi kendine akıp gelişen bir durumdur. Geriye kalan, bu dinamikleri zamanla sağlamlaştırmak, sorunlar karşısında uzlaşmak, aradaki bağları kuvvetlendirerek iyi bir ilişkide devam etmektir.
İlişkiler her ne kadar sevme eylemi ile başlasa da, güven üzerine inşa edilir. Güven yalnızca partnerlerden birinin diğerini aldatmaması demek değildir. Güven bir insanın varlığına, insanlığına güvenmektir. İyi ve kötü koşullarda yanında olacağını hissetmek, fiziksel ve ruhsal olarak bilinçli bir zarar verme eylemi göstermeyeceğini bilmek, içteki temel insanı duyguları görebilmektir. İlişkiye güven kazandıran bu durumlar beraberinde karşılıklı sadakati getirir. Her iki tarafın iyi, rahat, huzurlu olduğu bir dönemde ilişkinin iyi gitmesi olağandır. Ancak partnerlerden birinin yolunda gitmeyen yaşantısında, ilişkide bulunduğu insanın orada olup olmaması, desteği ve içtenliği güveni oluşturur. Manipülasyon, aşırı eleştiri, yargılayıcı tavırlar karşıdakini bilinçli olarak kırabilecek her eylem ilişkide güvenin inşa edilmediğinin göstergeleridir. Yani iyi bir ilişki, en birincil olarak güvenin sağlandığı ilişkidir.
Günümüz ilişkilerine baktığımızda, kendi olmaktan uzaklaşarak kurulan insan ilişkileri görmekteyiz. Kusur olarak görülen fiziksel özelliklerin kapatılmaya çalışılması, olduğumuz insandan farklı bir insanmış gibi davranma, daha güzel, zengin, başarılı görünme, yani yalnızken olduğumuz benden bambaşka görünme isteği ilişkilerde ön plana çıkmaktadır. Yalnızca bir ilişki içinde değil, genel olarak insan hayatında kendine bakıyor olmak, maddi, manevi kendine yatırım yapmak önemlidir. Ancak kendi olmaktan çıkıp, içsel özelliklerle değil, dışa gösterilebilen kadarıyla kurulan bir ilişki, bir insanın benliğini yalnızca maddi dünya ile önemli kıldığını gösterir ve ilişkinin yalnızca etkileyicilik kısmını oluşturur. O insanı maddi dünyada etkileme, ancak sürdürülebilir manevi bir bağ kuramama. İyi bir ilişki ancak ilişkide bulunan kişilerin varlığı ile kurulan manevi bağların kuvvetiyle oluşur. Manevi bir bağ kurabilmek için de karşımızdaki insana gerçek benliğimizi yansıtmak gerekir. Yansıtmadığımız ya da farklı göstermeye çalıştığımız her özellik ilişkinin ilerleyen dönemlerinde birbirini tanıma gerçekleştikçe ortaya çıkacağı gibi kişilerin birbirlerine olan güvenlerini azaltacak ve aradaki samimiyeti zedeleyecektir.
İyi bir ilişkide güven ve varlığımız, yani kendimiz olmak ne kadar önemli ise, geçmiş defterlerin kapalı olması da bir o kadar önemlidir. Geçmişte yaşanan bir ilişkiye yönelik kırgınlığın, öfkenin, merakın, sorgulamaların olduğu, yüzleşme ve kabullenmenin hala gerçekleşmediği durumlarda, yeni bir ilişki sürdürmek mümkündür. Ancak iyi bir ilişki sürdürmek mümkün değildir. İyi bir ilişki sürdürebilmek adına, geçmişteki insanın tüm varlığı ve etkileri ile geride kalmış olması gerekir. Artık ne yaptığına, nerede ve nasıl olduğuna dair merakın; nasıl bittiğine dair sorgulamaların, yaşananlara dair kırgınlıkların, o kişiyi hatırlatacak bilinçli eylemlerin, konusu geçtiğinde öfkelenmenin son bulmuş, sıradan bir insandan bahsediyormuşçasına etkilerinin hafiflemiş olması gerekir. Yaşanan her ne olursa olsun, geçmişteki insanla gerek sevgi, gerek özlem, gerekse öfke ile oluşturulan içsel bağ, yani arka sayfalar temizlenmedikçe başka bir ilişkiye aidiyet hissetmek, bağ kurmak, ilişkiye kendini verebilmek mümkün değildir. Çünkü varlığınız hala diğer ilişkide devam ediyor ve ilişkilere yönelik doğrularınız hala geçmiş deneyiminize göre işliyor.
İyi bir ilişki için bağımsız olabilmek, tek başına birey olabilmek, kendi hayatının sorumluluğunu alabilmek önemlidir. Bu yalnızca iyi bir ilişki için değil, her alanda başarılı olabilmek, hayatımızı kendi isteklerimize göre yönlendirebilmek için önemlidir. Kendi içinde özgürleşememiş, hayatı, karakteri, yaşam biçimi dışa bağımlı bir bireyin, ilişkinin sorumluluğunu alabilmesi pek mümkün değildir. Çünkü kişinin kendi üzerinde oluşan dışsal etkilerin baskısı, varlığını ilişki üzerinde de devam ettirir. İlişki içinde partnerlerin birbirine özgü ve tek olması gerekir. Yabancı etkilerden uzak, yaşantılarının, yapacaklarının, maddi ve manevi ilişkiyi etkileyen her unsurun kararını yalnızca ilişkide bulunan iki insan alabilmelidir. Her iki insanın da gerek aile, arkadaşlık, gerek etkilenilen ortamla bağlarını değil, bağımlılıklarını koparıp, kendi yaşantılarını oluşturabilmeleri, hayatlarının ve birbirlerinin sorumluluğunu alabilmeleri gerekir.
Karşımızdaki insana alan yaratmak ve aynı alanı kendimiz için de oluşturabilmemiz gerekir. İlişki iki insanın, birbirlerinden önceki hayatlarını, arkadaşlarını, hobilerini, sınırlarını, isteklerini bırakıp o insana ait olmak demek değildir. Kendi hayatımıza devam ederken, o insanı da hayatımıza dahil edebilmektir. Hayatımızı ilişkide bulunduğumuz insana göre yönlendirmek değil, bu hayat içinde o insana da zaman ve yer vermek, hayatımızın içinde o insanın da var olmasını istemektir. Kısıtlamadan ve kısıtlanmadan, ölçülü tolerans ve fedakarlık içinde, aradaki denge ve uyumu yakalayarak, kişilerin birbirinden bağımsız alanlar yaratabilmeleri gerekir.
Ve nezaketi asla elden bırakmamak gerekir. Kadın olsun, erkek olsun birbirine karşı nazik olmak, hoşgörüyü devam ettirmek birbirini kabulün göstergesidir. Nazik olmak, dönüşüm ve uyum yaratan, ilişkide olması gereken özen ve empatiyi beraberinde getiren, bireysel ve ilişkisel olgunlaşmanın göstergesidir. Nasıl davranırsak öyle karşılık alacağımız gerçeği ile nezaket, çok az insanın başarabildiği yalnızca ilişkilerde değil, hayatımızın bir parçası olması gereken, destekleyici bir davranıştır.
Hiç yorum yok: