Ads Top

Depresyon ve Depresyonun Birey Üzerindeki Etkileri

Depresyon ve Depresyonun Kişi Üzerindeki Etkileri

 


Hayat akışı içinde kimi zaman iyi hissetmediğimiz, ruhsal olarak çökkün hissettiğimiz dönemlerden geçmek normaldir. Stresli yaşam olayları, ekonomik, ailesel sıkıntılar, romantik ilişkiler, eğitim ve iş hayatı, tek düze yaşam biçimi gibi sebepler duygu ve düşünce dünyamızın her zaman aynı seyirde gitmesini engelleyen, tükenmişlik, yorgunluk hissi yaratan durumlardır. İstek ve beklentilerimizin o dönem ki şartlarımıza uymaması, yapılan planların aksaması, ertelenmesi ya da iptal olması, belirlenen hedeflere ulaşılmaması, arzu edilenlerin gerçekleşmemesi yalnızca yaşantımızı değil, ruhsal durumumuzu da sekteye uğratır. Ancak bu sekteye uğrama durumunun ufak bir mola, duraklama, düşünme dönemi olması ve bir noktada toparlanıp, devam etme gücünü yeniden bulabilmek; bu depresif ruh halini, duygu durum değişimlerini depresyondan ayıran temel özelliktir. 


Depresyonu depresif ruh halinden ayıran en önemli özellik, yaşanan, hissedilen değişimler ve bunların süresidir. Bir insanın kaybının, acı verici bir olayın ardından tutulan yas, iş kaybı, iş yaşamındaki problemler, romantik ilişkilerin sonlanması, ayrılık, boşanma gibi durumların yarattığı değişimler depresyon ile benzerlik taşısa da kişide uzun süreli işlevsel problemlere yol açmadığında yaşanan sürecin olağan bir tepkisi, sonucu da olabilir. 


Depresyon aslında bir sürecin birikimidir, ancak önüne geçilemediği durumlarda kişinin benliğinde ve yaşantısında ciddi aksamalara yol açabilecek bir durumdur. Başlangıçta kendini genel bir keyifsizlik, motivasyon kaybı, her zaman yapılan aktivitelere karşı isteksizlik, rutinleri yerine getirmede zorlanma, kararsızlık, fiziksel ve ruhsal yorgunluk olarak göstermektedir. Kişi bu durumun farkına varmayıp, yaşadığı bu ruhsal değişimlerin önüne geçemediğinde uzun süreli bir mutsuzluk, özgüvende düşüş, suçluluk, başarısızlık, değersizlik hissi, sosyal hayata katılmama, içe kapanma gerçekleşmektedir. Kişi depresyon döneminde aşırı yorgunluk, fiziksel nedeni olmayan ağrılar, uyku problemleri, yeme düzeninde bozulma yaşayabilmektedir. 


Kişi depresyon döneminde odaklanma güçlüğü, unutkanlık, kendine, geçmişine ve seçimlerine yönelik sorgulama, ani ve yoğun duygu değişimleri (ani öfke patlamaları, ağlama, yoğun kaygı gibi), ümitsizlik, yoğun hayal kırıklığı, baş edememe, geleceğe yönelik beklentilerin azalması, iletişimde azalma, hassaslık, aşırı duyarlılık gibi ruhsal değişimler yaşayabilir. Kişi ilerleyen dönemlerde ölümü sıklıkla düşünebilir, intihar düşünceleri veya girişimleri baş gösterebilir. Depresyon bu belirtilerin hepsini ya da birçoğunu aynı anda barındırır. İki haftadan üç ayı aşan bir süreye kadar bu belirtilerin varlığı depresyon şüphesini doğurur.


Depresyon bir sebebe bağlı olarak ortaya çıkabileceği gibi, genel yaşam içinde baş etme mekanizmalarının yetersiz kalması, problemlerin birikerek, üstü örtülerek devam etmesi gibi sebeplere de bağlı olabilir. Ailesinde depresyon öyküsü olan bireylerin, genetik olarak depresyona yatkınlığı olabilir. Sağlıksız bir aile yaşantısı içinde büyüyen bireyler, çocukluk ve büyüme dönemindeki yaşantılara bağlı olarak yetişkinlik döneminde depresyon yaşayabilir. Çocukluğunda depresyon yaşayan ancak fark edilmeyen bireyler, yetişkinlik döneminde bir sebebe bağlı olmaksızın depresyon yaşayabilir. 


Depresyon kişinin istemiyle ve alacağı profesyonel yardım ile aşılabilecek bir durumdur. Kronik depresyon durumlarında depresyonun ve oluşturduğu hasarların daha büyük ve uzun süreli olması, yardım alma döneminde kişi için zorlayıcı, aşabileceğine dair umudunun azaldığı durumlar yaratabilmektedir. Kişi kimi zaman daha iyi olduğunu hissedip, kimi zaman düşüş yaşayabilir. Bu süreci inişli çıkışlı ve yavaş atlatabilir.   


Depresyon genel olarak baş edememenin verdiği bir birikimin sonucudur. Her insan yaşantısında bir kere de olsa depresyon sürecinden geçebilir. Ruhsal problemler de tıpkı fiziksel problemler gibi normaldir. Ancak fiziksel problemler de çözüm çoğu zaman bizim çabamıza, istemimize bağlı olamazken, depresyon gibi ruhsal problemler de çözüm bizim bakış açımıza, yaşam tarzımıza ve istemimize bağlıdır. Ruhsal problemlerin bakış açımızı şekillendirmesine engel olmak, öz değerimizi yükseltmek, sorunu sorun olarak kabul etmek ve o soruna yönelik çözümler üretmek, kusuru her zaman kendimizde aramayıp, hissettiklerimizin geçici, yaşadığımız sürecin olağan sonucu olduğunu kabul etmek önemlidir. Mutlu olunan anlar, iyi hissettiren deneyimler, başarılar, insanlar görmezden gelinmeden, yeniden denemek gereklidir. 







Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.