Duygusal Olgunlaşma Nedir? Olgunlaşmamış İnsan Özellikleri
Olgunlaşma Nedir?
Olgunlaşma, yaşam boyu devam eden zihin ve duygu etkileşimidir. Yaşa bağlı olmayan ruhsal büyümedir. Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisinde insanın temel ihtiyaçları yeme, içme, uyku, cinsellik gibi fizyolojik ihtiyaçlarıdır. Daha sonra güven, sevme-sevilme, sosyal ihtiyaçlar ve son olarak kendini gerçekleştirme gelir. Olgunlaşma, her gün daha iyiye gitmek ve hiyerarşinin son basamağı kendini gerçekleştirmeye ulaşmaktır. Olgunlaşma yolunda durmak, kaybetmek, pes etmek yoktur; soluklanmak adına durup devam etmek vardır.
Olgunlaşmayı yakalayan insan, duygu ve düşüncelerine gerçekçi bakar ve yüzü ileriye dönüktür. Geçmişi hatalarından ders almak adına kullanır. Geçmişini ve şu anını harmanlayarak kendine geleceğe yönelik rehberlik eder. Zor durumlarla başa çıkma, stresi kontrol etme konusunda daha başarılıdır. Duygu ve düşüncelerini görmezden gelmeden, duygularını yaşayarak ancak gerektiğinde kontrol ederek ilerler.
Kendilerine, başkalarına, hayata gerçekçi bakar, objektif değerlendirirler. Yüzeysel ilişkiler yerine, anlamlı ilişki kurma eğilimindedirler.
Olgunlaşmamış insanlar ise anda yaşamaya odaklıdır. Sonunu düşünmeden hareket etmeye, dürtüsel yaşamaya daha meyillidirler. Geleceği öngörmek, geleceğe yönelik planlar yapmak, sorumluluk almak konusunda daha başarısızdırlar.
Duygu yönetiminde zorlanırlar. Duygu, düşünce ve davranış arasındaki bağlantıyı sağlamak ve kontrol etmek onlar için daha zordur. Kararsızlık yaşamaya ve sonuçlarını düşünmeden hareket etmeye daha meyillidirler.
İlişkilerde zorlanırlar. Sorumluluk almak, fedakarlık, empati yapmak çoğu zaman kişilere kısıtlanma hissi verir, ilişkilerde kaçınma davranışları daha yüksektir. Benmerkezci, kendi istek ve niyetlerine odaklı olabilirler. Duygularından korkup savunmaya geçmeye, konuşmak yerine kaçmaya daha meyillidirler.
Maddi ihtiyaçlara odaklanırlar. Maddi dünyayı, fiziksel ihtiyaçları manevi ihtiyaçlardan daha önde tutabilirler. Kendi içine dönmek, duygularını, kendini anlamak, yaşama anlam katmak, diğer insanların beklentilerine, isteklerine cevap verme konusunda zorlanabilir, bunları görmezden gelebilirler.
Tutarsız davranabilirler. Duygular, istekler, tepkiler konusunda tutarsız olabilirler. Duygularını çok yoğun yaşayıp, aşırı tepkiler verebilirler. Ya da kısa süreliğine yoğun duygular yaşayıp, daha sonra o duygular hiç yaşanmamış gibi davranabilirler. Basit bir durumla ilgili yoğun endişe duyabilir, kendi dışındaki şeylere kayıtsız kalabilirler.
Kendi isteklerine odaklanabilirler. Kendi istek ve ihtiyaçlarını ön planda tutma eğilimindedirler. Sevmekten çok sevilmek, dinlemekten çok anlatmak, anlamaktan çok anlaşılma istekleri daha yüksektir. Fiziksel ihtiyaçları doyurmada benmerkezci bir tutum sergileyebilirler.
Sonuç odaklı düşünmeyebilirler. Söylemlerin, eylemlerin, planların ne getireceğini düşünmeyebilirler. Anda yaşamak yerine, anı kurtarma bilinci yüksektir. O anki isteğinin daha sonra sorumluluğunu almayabilir. Sonuçlarını düşünmeden davranabilir.
"Olgunlaşmamış insanın özelliği, bir dava uğruna soylu bir biçimde ölmek istemesidir. Olgun insanın özelliği ise bir dava uğruna gösterişsiz bir biçimde yaşamak istemesidir."
Jerome David Salinger
Hiç yorum yok: