Değersizlik Duygusuyla Baş Et Sen Değerlisin!
Değersizlik duygusu, kişinin kendine olan bakış açısında olumsuz değişiklikler olması, kendinden memnun olmama halidir. Günlük yaşantıların olumsuz taraflarına odaklanıp kişinin kendini önemsiz ve amaçsız hissetmesidir. Değersizlik duygusu kişinin günlük yaşamında aksama, duygu durumunda değişme, yaşam kalitesinin azalması gibi durumlara sebep olmaktadır.
Neden Değersiz Hissederiz?
Hayat koşulları, yaşantılar insanların sürekli aynı çizgide ilerlemesini mümkün kılmaz. Yaşadığımız olaylarla, kurduğumuz iletişimlerle, ilişkilerimizle beraber kendimize ve hayatımıza olan bakış açımızda da değişiklikler olabilir. İyi yönde değişiklikler olabileceği gibi; memnun olmadığımız, değersiz hissettiğimiz zamanlar da olabilir.
Değersizlik Hissi Nasıl Ortaya Çıkar?
Değersizlik hissi, o anki yaşantılarımıza bağlı olmakla beraber; geçmişteki yaşantılar, çocukluk travmaları, anne baba tutumları, iş koşulları, yanlış ilişkiler gibi durumlara bağlı olarak da ortaya çıkabilir. Çocukluk döneminde ihmal, istismar, maruz kalınan eleştiriler, karşılaştırmalar; olumsuz aşk deneyimleri, aldatılma, aşağılanma, değersiz hissettiren tavır ve tutumlar, evlilikte başarısızlıklar; olumsuz iş koşulları, stresli yaşam koşulları ve stresle mücadele de zorlanma gibi durumlar değersizlik hissini ortaya çıkarabilir.
Değersizlik hissi, kişinin kendinden, hayatından memnun olmama, kendini önemsiz hissetme, diğer insanlardan aşağı görme, başarısız olduğunu düşünme, geleceğe umutsuz bakma, çevre tarafından onaylanmama, kabul görmeme gibi düşüncelerle ortaya çıkabilir. Her insanda farklı düşünceler yaratabileceği gibi yalnız kalma isteği, sosyal hayattan, ilişkilerden uzaklaşma gibi durumlar kendini gösterebilir.
Değersizlik Duygusuyla Nasıl Baş Ederiz?
Günlük yaşam içerisinde duygusal iniş çıkışlarımıza bağlı olarak kimi zaman değersizlik hissine kapılmak normaldir. Hayat her zaman aynı şekilde seyretmez. Yaşadığımız süreçler isteklerimize ters düşebilir ya da yaptığımız planlar her zaman yolunda gitmeyebilir. İnsan ruhsal olarak ne kadar güçlü olursa olsun duygu değişimleri yaşar, kimi zaman stresle baş etmekte zorlanır. Önemli olan bu duygusal değişimlerle baş edebilmek, kısa sürede kendimizi toparlayıp koşullarla yeniden mücadele edebilir bir konuma getirebilmektir.
Hiçbirimiz taştan örülmüş duvarlar değiliz. Duygu değişimlerine, kısa süreli depresyonlara, yalnız kalma isteklerine, kaygı durumlarına, acı çekmenize izin verin. Ancak bu kontrollü bir izin olmalıdır. Bu izin; değişimlerin sizde yarattığı etkiyi görmek, kendinizi, hislerinizi yakından tanımak ve düşüncelerinizi toparlamak adına olmalıdır. Daha sonra benzer durumlar ya da duygusal değişimler yaşadığınızda daha çabuk toparlanmak, kolayca baş edebilmek adına olmalıdır.
Hayat büyük çaplı bir sınav olarak düşünülebilir. Hiçbirimiz hayata gelirken veya büyürken her şeyin yolunda gideceğinin garantisi verilmedi. Yaşadığınız hiçbir şey sizin dışınızda gelişmese de bütün sorumluluk size ait değil. Büyüdüğünüz bir aile, yetiştiğiniz bir çevre, kültür, tanıştığınız farklı farklı insanlar var. Bu nedenle hiçbir şeyin suçlusu tek başınıza siz olamazsınız. Ancak bütün bunlar içinde sizin için en değerli siz olmalısınız. Çünkü siz olmadan hayatınızdaki başka hiçbir şeyin bir önemi yoktur. Bu yüzden kendinize ait olumsuz bakış açınızı değiştirin.
Koşulların veya insanların alt etmekte zorlanacağı en önemli özellik kendini tanımaktır. Kendini tanımak, duygusal manipülasyonlarda ve koşullara adapte olmada kişiye güç verir. Çünkü kişi kendinin farkındadır ve kendine gerçekçi bakar. Hangi durumlarda nasıl düşündüğünün, hissettiğinin ve nasıl davrandığının farkındadır. Yapabildiklerinin ve yapamadıklarının bilincindedir. Kendini tanımak, değersiz hissetmek gibi bütün duygusal değişimlerinizde, bu değişimin o alanla sınırlı kalmasını ve bu değişimi yenmek adına nasıl bir yol çizmeniz gerektiğinin bilgisini verir.
Geçmiş yaşantılar kişilik özelliklerinin oluşmasında temel yapı taşlarıdır. Bu yaşantılar her ne kadar bize sıkı sıkıya bağlı olsa da oluşan özellikler değişmez değildir. Bu nedenle geçmiş yaşantılarınızı alın heybeye koyun ve kendinizi fark edin. Geçmişin sizde oluşturduğu özellikler, etkiler neler? Sizi nasıl bir siz yaptı? Peki siz nasıl bir siz olmak istiyorsunuz ve bunun için neler yapmalısınız? Neler yapıyorsunuz? Geçmişinizi unutmayın onu daha iyi bir siz yapmak adına kullanın.
Kendinize karşı hisleriniz, bakış açınız ne olursa olsun iyi olan özellikleriniz, geliştirilebilir yetenekleriniz olmalı. Bu nedenle kendinize gerçekçi ve olumlu bakıp harekete geçin. Kendinizi değersiz hissettiğinizde bu yönlerinize sığınıp hissettiklerinizi bertaraf etmeyin. Kendinize acımasızca davranmamak, hiçbir şey yapamıyormuş hissine kapılmamak adına fark edin. Ve iyi yönlerinizi bu hisse kapıldığınızda, düşüncelerinizi toparlamak ve histen kolayca sıyrılabilmek adına kullanın.
Kendinizi eleştirirken adil olun, eleştirilerinizi gerçekçi ve kibarca yapın. Hiçbirimiz mükemmel değiliz, olmak zorunda da değiliz. Ancak olumsuz özellikler değiştirilebilir, iyileştirilebilir. Bu nedenle eleştirilerinizi kendinizi olmak istediğiniz noktaya taşımak, memnun olmadığınız özelliklerinizi değiştirmek adına yapın. Ve eleştirilerinizi tek bir noktada yapın. Değersizlik hissini çözmek istiyorsanız, ona odaklanın. Öfke probleminizi çözmek istiyorsanız, ona odaklanın. Tek bir çözüm beraberinde diğer çözümleri de getirecektir. Çünkü hiçbir şey birbirinden bağımsız değildir.
Gözlüklerinizi çıkartın ve kendinize, hayata farklı bir açıdan bakın. Düşünce kalıpları öğrenilmiş, sığınmak adına bize kolaylık sağlayan kalıplardır. Olumsuz düşünmek, olumlu düşünmekten daha kolaydır. Çünkü olumlu bir durum yaratmak çaba ister. Siz zor olanı seçin ve olumsuz düşüncelerinizi, olumlularıyla değiştirdiğiniz yeni kalıplar seçin. Yapamam yerine yapabilirim, kaçmak yerine savaşabilirim, değiştiremesem de telafi edebilirim gibi düşüncelerinizle yeni bir siz yaratın. Unutmayın en değerli sizsiniz.
Birini ya da bir şeyi bıraktıktan sonra kalbiniz biraz ağrıyorsa, bu sorun değildir. Bu sadece duygularımızın gerçek olduğunu gösterir. Kimse sonları sevmez. Ve kimse acıyı sevmez. Ancak bazen sağlığımız için zehirli hale geldikten sonra, bir zamanlar iyi olan şeyleri sona erdirmemiz gerekir. Hayatımıza aldığımız her şeyin sonsuza kadar bizimle kalması gerekmiyor.
''Necva Zebian''
Hiç yorum yok: